Uzmanlar köpek pisliği ya da diğer hayvanların dışkılarının da sendroma yol açılabileceği söylüyor..
Tıp dilindeki adı SCLS ya da Clarkson hastalığı olan kaçış sendromu, ani gelişen ataklarla damar, damar içi sıvısının azalması sonucu ölümcül olan ve nadir görülen hastalıklar arasında yer alıyor.
Kaçış sendromu ilk kez 1960 yılında Clarkson ve arkadaşları tarafından tanımlandığı için "Clarkson Hastalığı" ismi ile de anılıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Japonya, Avrupa ve Kuveyt de dahil olmak üzere, dünyanın dört bir yanından hastalar tespit ediliyor. Dünya üzerinde 100'e yakın teşhis edilmiş hastası olduğu söyleniyor.
Damar dışına sıvı kaçması ile meydana gelen bu sendrom, tansiyon düşmesine ve kan basıncının azalmasına neden olduğu için hastanın şoka girmesine sebebiyet veriyor. Uzmanlar tarafından köpek pisliği ya da diğer hayvanların dışkılarının da sendroma yol açılabileceği ortaya konuluyor.
Günlük hayatı kötü etkileyen kaçış sendromu, ilerlediğinde diğer organları da olumsuz etkiliyor ve ani gelen krizler ölüm durumunu doğurabiliyor. Hastalık aynı zamanda psikolojik durumda da kişiyi bunalıma hatta depresyona sokabiliyor. Septik şok reaksiyonun, ne zaman yaşanacağı belli olmuyor.
Kaçış sendromu belirtileri nelerdir?
- Ayaklarda şişme
- Nefes darlığı
- Halsizlik
- Tansiyonda düşüklük
- Organ yetmezliği
- Ateş
- Mide bulantısı
- Kan yoğunlaşması
- Baş ağrısı
- Karın ağrısı
Kaçış sendromu nasıl teşhis edilir?
Kaçış sendromu hastalığı kişide oluşan belirtilerine göre teşhis ediliyor. Kesin teşhis için gerekli testler ve tahliller yapılıyor. Daha sonra ise doktorun uygulayacağı tedavi yöntemi dikkate alınarak tedaviye başlanıyor.
Kaçış sendromu nasıl tedavi edilir?
Hastalığın bilinen bir tedavi yöntemi bulunmuyor.Krizi daha az riskle atlatmak ve tekrarlayan etkisini aza indirmek için, uzmanlar tarafından astım, bronşit hapları ve alternatif ürünler veriliyor.
Sıvı elektrolit tedavisi bu hastalıkta yaygınca kullanılıyor. Kortizon içeren ilaçların da tedavi süresince kullanabileceği belirtiliyor. Bu hastalığı yaşayan hastaların kendilerini sürekli olarak kontrol altında tutması gerekiyor.